Kalbin Arka Odası- Ayşegül Genç

 

        Her birimizin tek ve nadide olduğu bir gerçek. İnsanların ayrı ayrı özellik, kabiliyet ve yetenekleri var. Kimimiz bunların farkında ve geliştirmeye meyyal, kimimiz hayatın ona getirdiklerini yaşayıp gitmenin peşinde. Bu kabiliyetlerin keşfi için ne yapmalı insan?

       ‘‘Bir boşluğu dolduracak hasleti bulmak ve diğer insanlardan seni ayıran yönü parlatmak için kendine dışarıdan bakmak zorundasın.’’ der Ayşegül Genç, Kalbin Arka Odası adlı romanında. Kendine dışarıdan bakmak, hayatta çoğu kere ıskaladığımız bir şey. Oysa ne kadar çok şey katar insana durup düşünmek, izlemek, hayal etmek. Kendinin ve yapabileceklerinin farkına varmak. Ne istediğini bilmek. Önemlidir neyi istediğin ile neyi istemediğinin ayırdına varabilmek. Söz gelimi bazılarımız net, açık, sözünü doğrudan, dolandırmadan anlatan kitapları severken diğerleri biraz edebiyatın dehlizlerinde kaybolmayı, denizlerine dalmayı, oralardaki inci mercanları kendisi çıkarıp hayranlık duymayı seçer. Bundandır bazı yazarlar sade bir anlatım tercih ederken bazıları teşbihin, mecazın, betimlemelerin sıkça kullanıldığı eserler kaleme alır. 

      Dil ve Üslup

      Bahsi geçen romanın üslup ve kurgu açısından şimdiye kadar okuduğum kitaplar arasında çok farklı bir yerde durduğunu söylemem gerekir. İlk bakışta karmaşık, anlaşılması güç gelse de -ki bu düşünce aslına bakarsanız kitap bittiğinde hala devam edecektir- yazarın dili ve üslubu oldukça sürükleyici bir eser ortaya çıkarmış. Başından sonuna kadar bir çırpıda okunup bitirilecek türden. İki farklı metin üzerinde, birinden diğerine geçmek -belki atlamak- suretiyle münavebeli, dönüşümlü bir seyir izlemesi de kitaba canlılık ve hareket katmış. Yazarın maden mühendisliğinden mezun olmasının etkisi olsa gerek, başlıkların bazıları, ‘‘Kurşun Levha, Sonenerjipatlaması, Müstakilparçacık’’ gibi değişik adlandırmalara sahip.

      Eserin başka bir yerinde yazar\ anlatıcı, ustasından bahsederek güzel bir gerçekliği gözler önüne seriyor: ‘‘Kitaplığı davetkâr değildi. Her kitap her okuyucuya göre değildir, her okuyucuya göre olan da bize göre değildir derdi.’’

      Yazarın, postmodern edebiyatın anlatım türlerinden biri olan bilinç akışı tekniğine benzer ama diyalog şeklinde kurguladığı yerlerden birinde, ’’zınk, içimden bir şey geçti taya…’’, ‘‘…hayvanım biraz daha hızlanırsa her yere gidip hiçbir yere varamayacağım anlat,’’ şeklindeki söylemi bizi, her şeye yetişmeye çalışırken hepsini elimizden kaçırabileceğimiz, belki daha iddialı bir kelime kullanmak gerekir, ‘‘kaçıracağımız’’ gerçekliğiyle yüzleştiriyor.

      Başlangıç- Bitiş Çizgileri

      Ayşegül Genç’in bu romanında genel havanın bulutlu ve melankolik olduğunu söylesek yanılmış olmayız. Ancak bu atmosferin içinde yer yer ümit kıvılcımları da göze çarpmıyor değil. Nitekim romanda ölüm teması\konusu kendisini büyük oranda fark ettirse de ölümün aslında bir son değil, bir başlangıç olduğunu hatırlatıyor yazar.

      ‘‘…ah kıyamet, yeniden başlamamız, döngünün dışında duran mihenk noktamız, hep başlamamız, bugün başlamamız, yarın başlayacak olmamız, bizim yeniden başlayışımız kıyamet ile ilgili olsa da bitirmek ile ilgili değil,’’

      İnsan, insan olduğundan dolayı her zaman doğruyu değil yanlışı da yapar. Bundan dolayı dönüş kapısı ona hep açıktır, ta ki ölüm gelip de hayat kitabının sonunu getirinceye kadar… 

      Yazardan Okura Not

      Yukarıda da bahsettiğimiz üzere kitabın dili, öyle her şeyi açık seçik ortaya koyan, kurgusu ise anlatılanın\anlatının ayan beyan ortada olduğu bir işleyişe sahip değil. Bunun farkında olan yazar kitabın ortalarına doğru şunları söyleme gereği duyar: ‘‘Semboller, ayrıntılar, çağrışımlar. Metnin içerisine serpiştirilmiş çalılar belki de. Hızı engellemek için. Düz de anlatabiliriz. Sıradanlığa kuşku ile bakmasak evet düz de anlatabiliriz. Geriye basit bir mektup da bırakabiliriz.’’ Ancak bu açıklama bizim gibi süslü anlatımdan zevk alanlar için olmasa da olur türden. Nitekim yazar böyle bir açıklama yapmış olmasaydı biz yine de okumaya devam edecektik.

      Sona gelirken, yazara böyle güzel bir kitabı bize hediye ettiği için teşekkür ediyor, maksadına ulaşmış olduğunun müjdesini vermek istiyoruz.

      Siz de alışılmamış terkip ve tamlamaların, teşbihlerin ve birçok edebi sanatın kullanıldığı kitaplardan hoşlanan bir edebiyatseverseniz bu kitabın sizin için güzel bir durak ve soluklanma yeri olacağı kanaatindeyim. 

 

       Son olarak,

       Kitapların okurlarına kavuştuğu bir ömür diliyorum.

 

Nesibe Sude ÜNAL

    

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cân Diyârı

Her Yeni Gün

Yağmur Ertesi